• 26 Kasım 2010 Cuma


    Amerikan Hastanesi Kadın Sağlığı Ünitesi uzmanlarından ve www.tupbebek.com sitesi medikal direktörü Dr. Senai AKSOY meme kanseri konusunda en önemli kriterlerin, evde kendi kendine muayene yapmak, düzenli aralıklarla doktor kontrolünden geçmek ve hastalığı zamanında teşhis etmek olduğunu söylüyor.

    Her 10 kadından birinde görülen meme kanseri, rutin kontroller sayesinde zamanında tespit edilerek tedavisi yapılabiliyor. Meme etrafındaki dokuya giren ve tüm dokuya yayılan hastalık, vücudun diğer kısımlarına da sıçrayarak yeni tümörler oluşturuyor. Dr. Senai AKSOY, meme kanseri tedavisinin diğer kanser türlerine göre daha kolay olduğunu belirtiyor ve erken teşhisin önemine dikkat çekiyor. Hastalığın erken dönemde teşhis edilebilmesi için de, tarama programlarına girmek ve hastalığın nasıl takip edileceğini öğrenmek gerekiyor.

    Her kadının düzenli olarak en az yılda bir jinekolojik muayeneden geçmesi gerektiğini belirten Dr. AKSOY, özellikle 35 - 40 yaş arasındaki kadınlara, hiçbir şikayetleri olmasa da mutlaka mamografi veya ultrason çektirmelerini tavsiye ediyor.

    En büyük belirti kitle
    Meme kanserine maruz kalmak istemeyen kadınların 30 yaşından sonra 40 yaşına kadar üç yılda bir doktor muayenesinden geçmeleri ve her ay evde kendi kendilerini muayene etmeleri gerekiyor. Kendi kendine muayene için en uygun zaman, göğüslerin en yumuşak olduğu, adet kanamasının bitiminden sonraki 3 - 7. günler arasındaki dönemdir. 40 - 50 yaş arasındaki hastalara, ailevi özelliklerine göre yılda bir ya da iki yılda bir mamografi çektirmeleri tavsiye ediliyor. 50 yaşından sonra ise rutin mamografi ve doktor kontrollerinin başlaması gerekiyor.
    Ağrı şikayetiyle doktora başvuran hastaların sayısı çok az. Meme kanserinin en büyük belirtisi, meme çevresinde ortaya çıkan kitle. Kadınların çoğu memelerinde fark ettikleri bir kitle üzerine doktora başvuruyorlar. Bunun dışında akıntı, meme başından sıvı veya kan gelmesi, meme başında portakal kabuğu görünümünde içe çekilme veya iyileşmeyen yaralar, diğer bulgular arasında yer alıyor. Elle muayenede anlaşılmayan ve var olan kitleler mamografi ile tespit ediliyor. Dr. Senai AKSOY 'a göre hastalığın erken dönemde tespit edilmesi, tedavi şansını yükseltiyor. Evresi ilerleyen meme kanserinde ise pek yapılacak bir şey kalmıyor.

    Hastalığın nedeni nedir?
    Meme kanserinin aslında belirli bir nedeni yok. Bu hastalıkta ailesel faktörler çok önemli. Eğer ailenizde, annenizde, kız kardeşinizde veya teyze, hala gibi birinci dereceden akrabalarınız arasında meme kanserine yakalanmış kişiler bulunuyorsa, daha dikkatli olmanız ve rutin kontrolleri artırmanız gerekiyor. Günümüzde meme kanserine yol açan genin varlığı bazı özel testlerle tespit edilebiliyor. Halen oldukça pahalı olan bu test bazı özel merkezlerde yapılabiliyor. Çıkan sonuca göre meme dokusunun alınarak silikon konulması, yumurtalıkların alınması gibi önlemler isteğe bağlı olarak yapılabiliyor.

    Meme kanseri sağlıklı beslenmeyle önlenemese de, yapılan bazı araştırmalar bir takım etkenlerin meme kanseri riskini belli oranda artırdığını gösteriyor. Örneğin sigara, yüksek miktarda yağ ve alkol tüketimi hastalığın riskini artırırken, lifli gıdalarla beslenmek ve hayvansal yağ yerine bitkisel yağ kullanmak, riski belli bir oranda düşürüyor. Ayrıca bazı araştırmalar, doğum kontrol haplarının da meme kanserini azalttığını gösteriyor.

    Meme kanserin de tedavi şekli olarak cerrahi tedavi, ilaç tedavisi yani kemoterapi veya radyasyon ışın tedavisi uygulanıyor. Yapılan kontroller doğrultusunda, üçü birlikte kombine edilerek de tedavi başarıyla uygulanabiliyor.

    Kendi kendine muayene nasıl yapılır?
    Düzenli doktor kontrollerinin dışında, her ay kendi kendinize yapabileceğiniz muayeneyle de meme kanserini erken teşhis edebilirsiniz. Dr. Senai AKSOY size adım adım evde muayeneyi anlatıyor:

    • Ayakta durarak aynanın karşısına geçin ve kollarınızı serbest bırakın. Şimdi her iki memenizde, daha önce fark etmediğiniz bir değişiklik olup olmadığını tespit etmeye çalışın. İki memeniz de aynı büyüklükte mi, meme başında şişlik, kırışıklık, kızarıklık veya çekilme var mı diye kontrol edin.

    • İki elinizi de başınızın arkasında birleştirin ve dirseklerinizi arkaya doğru açın. Bir farklılık olup olmadığını tespit etmeye çalışın.

    • Şimdi iki elinizi de belinize koyun ve omuzlarınızı hafifçe öne eğin. Tekrar bir farklılık olup olmadığına bakın.

    • Yavaşça ve yumuşak bir şekilde meme başlarınızı sıkarak, herhangi bir akıntı olup olmadığını kontrol edin.

    • Bir kolunuzu yukarı kaldırın ve diğer elinizin işaret, orta ve yüzük parmaklarını bitişik tutarak cildinize hafifçe bastırın. Parmaklarınızın iç yüzeylerini kullanarak meme ve koltuk altı bölgesini kontrol edin. Bir kitle veya sertlik olup olmadığını tespit etmeye çalışın.

    • Koltukaltından başlayarak, memenin dışından büyük bir daire çizin. Daireleri küçülterek meme başına doğru tüm bölgeyi muayene edin.

    • Koltukaltınızdan başlayarak, parmaklarınızı yukarı ve aşağıya doğru hareket ettirin. Hareket esnasında memenin alt sınırına kadar gelmeye özen gösterin.

    • Meme dış sınırlarından meme başına doğru parmaklarınızı yıldız şeklinde hareket ettirerek tüm meme dokusunu kontrol edin. En son koltukaltını tekrar kontrol ettikten sonra aynı işlemleri diğer memeniz için de uygulayın.

    • Beşinci şıkta uyguladığınız muayene yöntemini yatar durumda tekrar edin. Muayene ettiğiniz tarafın omuz altına ince bir yastık yerleştirerek, muayenenin daha etkili olmasını sağlayabilirsiniz

    Sağlık Bakanlığı, kemik iliği nakli bekleyen ancak verici ve merkez yetersizliği gibi nedenlerle bu imkanı bulamayan hastaların sorununa çözüm bulmak için ''Türk Kök Projesi''ni hayata geçirecek.

    Bakanlıkta kısa bir süre önce oluşturulan Doku, Hücre Nakli ve Kan Hizmetleri Daire Başkanlığı'nca hazırlanan projeyle, nakil merkezi ve yatak sayısı artırılacak, planlanacak 27 sağlık bölgesinde, koordinasyon ve her bölgede gönüllü verici merkezi ile akraba dışı kordon kanı bankası kurulacak.

    2009 sonunda uygulanmaya başlanacak proje ile ülke ihtiyaçları doğrultusunda yaygın dağılım gösterecek nakil merkezlerinin tam kapasite ile çalıştırılması ve 2 bin 500'ün üzerine de ilik nakli yapılması hedefleniyor. Sağlık Bakanlığı Kemik İliği Nakli Bilimsel Kurul ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan, Türk Kök Projesi ile aynı zamanda kemik iliği nakli bekleme listesi hazırlanacağını bildirdi.

    4 milyon euro yardım
    Bu liste sayesinde hastalara en kısa sürede nakil yapılabilmesi için merkezler arasında koordinasyon ve işbirliği sağlanacağını anlatan İlhan şöyle konuştu: ''Projenin hayata geçmesiyle de hastalarımız artık nakil için uzun süre beklemeyecek. Aile dışı doku bilgi bankasıyla da kardeşi ya da bir başka yakınından ilik bulunamayan hastalara uygun verici bulunabilecek. Avrupa Birliği, bu proje için 4 milyon euro yardım ayırdı. Sistem 5 yılda kendisini amorti edecek.''

    İşte dünyanın en sağlıklı gıdaları:

    PANCAR: Pancarların kırmızı ıspanaklar olarak görülmesi gerektiğini belirten Dr. Bowden içinde barındırdığı yüksek oranda folik asit ve doğal kırmızı pigmentlerin kanserle savaşmak için çok önemli olduğunu belirtiyor.

    Nasıl tüketilmeli: Taze, çiğ ve salata içinde. Ancak pişirilirse antioksidan gücünü yitirir.

    LAHANA: “Sulforaphane” gibi kanserle mücadele eden enzimler barındırır.

    Nasıl tüketilmeli: Lahana salatası şeklinde yenilebileceği gibi hamburger ve sandviçlerin arasına da konularak tüketilebilir.

    PAZI: Göz sağlığına iyi gelen “karoten” oranı çok yüksek olduğu için kullanılmasında fayda var.

    Nasıl tüketilmeli: Dilimlenerek zeytin yağıyla tüketilebilir.

    TARÇIN: Tansiyon ve kolestrole iyi gelir, her ikisini de dengelemeye yardımcıdır.

    Nasıl tüketilmeli: Kahvenin ya da yulaf ezmesinin üzerine serpin.

    NAR SUYU: Kan basıncının düzenlenmesine katkıda bulunan nar suyu antioksidan deposudur. Damarları korur ve tümörlerin büyümesini engeller.

    Nasıl tüketilmeli: Narın suyunu sıkıp için.

    BALKABAĞI ÇEKİRDEĞİ: Balkabağının en sağlıklı yeri olan çekirdekler magnezyum deposudur ve yüksek oranda mineral barındırır. Bu mineraller ölümü uzatır.

    Nasıl tüketilmeli: Salata üzerine konulmalı ya da atıştırmalık gibi pişirilerek yenmeli.

    SARDALYA: Konservedeki en sağlıklı gıdalardan olan sardalyanın yüksek omega-3 ve kalsiyum değerleri onu bu listeye sokuyor. Demir, potasyum, fosfor, B vitamini, magnezyum ve manganez oranları çok yüksek.

    Nasıl tüketilmeli: Salata ve ekmek üzerinde soğan ve soslarla yiyebilirsiniz.

    ZERDEÇAL: Baharatların yıldızı olarak tanımlanan zerdeçal kanserle mücadeleye yardımcı oluyor.

    Nasıl tüketilmeli: Tavada yumurtaya ekleyin ya da sebze yemeğine koyun.

    DONDURULMUŞ YABANMERSİNİ: Dondurulmuş olmasına rağmen gücünden birşey kaybetmeyen dondurulmuş yabanmersini hafızaya iyi geliyor.

    Nasıl tüketilmeli: Yoğurdun içine karıştırılarak tüketilebilir.

    KONSERVE BALKABAĞI: Düşük kalorili olmasının yanında lif ve A vitamini oranı yüksek olması dolayısıyla oldukça sağlıklı bir besin.

    Nasıl tüketilmeli: Biraz yağ, tarçın ve hindistan cevizini karıştırarak tüketin.

    KURU ERİK: Aynı erikte olduğu gibi kuru erik de antioksidan deposudur.

    Nasıl tüketilmeli: Salamın arasına konularak yenilebilir.

    YEŞİL ÇAY: Mesane, kolon, nefes borusu, pankreas, rektum ve mide kanserlerine yakalanma riskini azaltır. Kilo kontrolünü kolaylaştırır.

    ELMA: Akciğer kanseri, astım ve diyabete karşı korur. Kemik güçlendiren K vitamini içerir. Yemeklerden 30 dakika önce tüketildiğinde iştahı bastırmaya yardımcı olur.

    BROKOLİ: Tüm kanser risklerini azaltır. Mineral ve vitamin oranları çok yüksektir. Ayrıca vücudu toksinlerden arındıran kimyasallara sahiptir.

    YUMURTA: Doğanın en kusursuz yiyeceği olarak tanımlanıyor. Protein bakımından zengin ama kalorisi düşük. Beyni korur ve göz sağlığını güçlendirir.

    KIRMIZI ET: İşlemden geçirilmemiş kırmızı et, omega-3 bakımından zengindir. Makul miktarda tüketildiğinde kanserden korur. Protein ve B12 vitamini kaynağı.

    FINDIK-FISTIK: Haftada 5 kez tüketmek kalp krizi ve kalp hastalığı riskini yüzde 30-50 arasında azaltıyor. Her gün için 25 gramlık, badem, ceviz, fıstık, fındık yeterli.

    SÜT: Vitamin, mineral ve yararlı bakteriler bakımından zengin olan süt, kanserle savaşan CLA asidini de içerir.

    SOMON: En iyi anti-aging gıdası. Omega-3 beyni ve kalbi korur. Ruh halini dengeler ve kan şekerini düzenler.

    FASULYE: Kiloyu dengeler, kan şekerini düzenler. Kolon kanseri ve kalp hastalığından korur. Günlük tavsiye edilen lif miktarı 25-38 gram. Bir fincan fasulye ise 11-17 gram lif içerir.

    YABAN MERSİNİ: Kanserden koruyan antioksidanlar içerir ve hafızayı güçlü kılar. Lif bakımından zengindir.

    SOĞAN-SARIMSAK: Mide, prostat, yemek borusu kanserlerine karşı korur. Kalp hastalığı riskini yüzde 20 azaltır.

    Prof. Yücecan: Kahvaltı masası ve beslenme çantasından süt, meyve ve meyve suyunu eksik etmeyin

    Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevinç Yücecan, çocukların sağlıklı büyümeleri için özel besinlere değil, besin öğelerine ihtiyaç duyduğunu söyledi. “Bu besin ögeleri aslında anne ve babaların gereksinim duyduğu besin ögelerinin aynıdır, yalnızca miktarları farklıdır” diyen Yücecan, çeşitli besinlerin tüketiminin enerji sağlamanın yanında, çocukların ihtiyaç duydukları protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineralleri de almalarını sağladığına dikkat çekti.. Prof. Yücecan, sağlıklı ve dengeli beslenmede kahvaltının önemine değinerek, bu en önemli öğün ile birlikte gün boyu daha dengeli ve sağlıklı bir beslenme alışkanlığı için süt, meyve ve meyve suyunun unutulmaması gerektiğini söyledi.

    Çocukların kahvaltı etmeden okula gitmesi ve yanına alması için hazırlanan besinlerde yapılan hatalar veya açıkta satılan sağlıksız besinlerden almasına izin verilmesi çocukta yanlış beslenme alışkanlıklarının gelişmesine ve yetersiz beslenmesine neden olabiliyor, ileri yaşlarda görülebilecek sağlık problemlerinin oluşmasına yol açabiliyor. Bunun önüne sağlıklı beslenerek geçilebileceğini hatırlatan Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevinç Yücecan özellikle kahvaltının aksatılmaması gerektiğini belirtiyor. Uyku ile geçirilen 10 – 12 saatlik bir zaman diliminin yaratabileceği açlıktan sonra vücudun ihtiyacı olan enerjiyi sağlayan ilk öğünün kahvaltı olduğunu vurgulayan Yücecan, sabah kahvaltı yapılmadığı taktirde beyinde yeterince enerji oluşmadığından özellikle çocuk ve gençlerde yorgunluk, baş ağrısı, dikkat azlığı gibi sıkıntılar gözlemlenebileceğini sözlerine ekliyor.

    Kahvaltıda süt ve meyve suyu eksik olmasın

    Yücecan, özellikle süt, meyve ve/veya meyve suyu eklenen, yeterli ve dengeli bir kahvaltının çocuk ve gençlerin güne canlı başlamaları, yorgunluk ve açlıklarının önlenmesi, bu sayede iş verimliliklerinin artması ve daha çabuk ve sağlıklı düşünmelerine yardımcı olacağı konusunda ebeveynleri uyarıyor. Yücecan “Araştırma sonuçları; elma veya portakal suyu içeren öğün tüketen çocuklarda demir emiliminin iyi olduğunu ortaya koymaktadır. Buna göre; öğünlerle birlikte elma veya portakal suyu tüketimi dünyada önemli beslenme sorunlarından biri olan ve ülkemizde okul çağı çocuklarında çok yaygın olarak görülen demir yetersizliği anemisinin önlenmesine katkı sağlayabilir” diyor.

    Beslenme çantasını göz ardı etmeyin!

    Çocukların sağlıklı besinler ile gelişiminin sağlanması için kahvaltının yanı sıra gün boyu doğru beslenme alışkanlıkları yaratacak öğelerin “Dört Besin Grubu” temel alınarak belirlenmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Sevinç Yücecan bu grupları süt ve türevleri, et-yumurta-kurubaklagil, sebze ve meyveler, ekmek ve tahıllar olarak ayırıyor.

    Beslenme Çantasında 4 Anahtar Besin Grubu Mutlaka Yer Almalı

    Okullarda ara öğün olarak tüketilmesi için hazırlanan beslenme çantalarına konulacak besinleri seçerken dikkatli olunmasını öneren Prof. Dr. Yücecan, çocukların her öğün sağlıklı beslenmesi için beslenme çantalarında da 4 besin grubundan yiyecek ve içeceklerin bulunması gerektiğine dikkat çekiyor. Sağlıklı bir beslenme çantası hazırlamanın en kolay yolunun ise içine 4 ana besin grubundan birer çeşit besin yerleştirmek olduğunu söyleyen Yücecan, süt ve süt ürünleri yanında içecek olarak meyve suyu bulundurulmasını tavsiye ediyor. Yücecan, miktarlar konusunda ise şunlar üzerinde duruyor:

    “Süt ve süt ürünleri beslenme çantasında mutlaka yer almalıdır. Süt yerine yoğurt, ayran da tüketilebilir.. Çocuğunuzun sağlıklı olarak gelişmesi için, 3-4 adet ceviz konulabilir. Ayrıca sebze ve meyvelerin mutlaka beslenme çantasında yer alması gerekir. Sandviçin içine domates veya tatlı biber dilimleri eklenebilir. Mevsimine göre küçük bir adet yıkanmış havuç konulabilir. İyi yıkanmış meyvenin beslenme çantasına doğramadan koyulması besin değerini koruyor. Aşırı saflaştırılmış tahıl ürünleri ile saf şeker tüketiminin artması ve diş bakımının yeterli yapılmaması diş çürüklerine neden olabiliyor. Şekerlemeler, şekerli içecekler, çikolata, gofret, tatlı bisküviler, diğer tatlı yiyeceklerin enerji değeri yüksek. Ayrıca hızla kana karıştıkları için iştahı azaltarak çocuklar için gerekli olan diğer besinleri yeterli miktarda almalarını engelliyor. Bu nedenle böyle besinlerin özellikle yemek saatine yakın tüketilmesi sakıncalı. Bu tür besinlerin tüketim miktarı ve tüketim zamanına dikkat edilmesini öneriyorum. Ayrıca, beslenme çantalarında içecek olarak su, kutu meyve suları, kutu ayran veya kutu sütlerin yer alması daha sağlıklı seçimler.”

    1. Kemik ve kas gelişimi için süt, yoğurt ve peynir tüketimi çok önemli!

    Vücudumuz için gerekli olan kalsiyum ve riboflavinin en iyi kaynağı olan süt, yoğurt ve peynir grubu, çocukların özellikle kemik ve diş sağlığı için büyük önem taşıyor. Protein, fosfor ile B2, B12 ve A vitaminince zengin olan bu grup ürünler, büyüme ve gelişme, dokuların onarımı, kemik ile dişlerin gelişimi ile sağlığı, sinir ve kasların düzenli çalışması, hastalıklara karşı direnç oluşumunda etkin rol alıyor. Çocuklar için günde 3-4 porsiyon tüketilmesi önerilen süt, yoğurt ve peynir grubu besinlerine beslenme çantasında mutlaka yer verilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yücecan, bu tür besinlerin tüketiminin çocuklara bir alışkanlık olarak aşılanmasını öneriyor.

    2. Günde iki porsiyon et, yumurta ya da kuru baklagil tüketimi tavsiye ediliyor

    Et, yumurta ve kuru baklagiller gibi gıdaların bulunduğu besin grubundaki öğelerde diğer besinlere kıyasla daha fazla protein bulunuyor. Yücecan, demir, çinko, fosfor, magnezyum ile B vitaminleri ve niasinden zengin olan bu besin grubu tüketiminin, büyüme ve gelişme, hücre yenilenmesi, doku onarımı, kan yapımı, sinir, sindirim sistemi ve deri sağlığı ile hastalıklara karşı direnç için önemli olduğunu vurguluyor. Özellikle hayvansal kaynaklı gıdaların demir açısından zengin olduğuna dikkat çeken Yücecan, bu grup ürünlerinin günlük tüketim miktarının çocuklar için 2 porsiyon olduğunun altını çiziyor. Örneğin; sabah kahvaltısında yenilecek bir yumurta, yarım porsiyon anlamına geliyor.

    3. Meyve ve sebzeler ile sularının tüketimi, güçlü antioksidan sağlaması açısından çok önemli

    Her türlü sebze ve meyve bileşimlerinin önemli kısmının su olduğunu ifade eden Yücecan, bu nedenle sebze ve meyvelerin günlük enerji ve protein gereksinmesine katkıda bulunmasının yanı sıra, mineraller ve vitaminler bakımından son derece zengin olduğunu vurguluyor. Folat, A vitamini ön öğesi olan beta-karoten, E, C, B2 vitaminleri, kalsiyum, demir, magnezyum, posa ve güçlü antioksidan etkinlik gösteren bileşenleri içeren meyve ve sebzelerin suyunun da tüketilmesi gerekli vitamin ve minerallerin alımını kolaylaştırıyor. Meyve ve sebze grubundaki besinler ve bunların sularını tüketmenin, büyüme ve gelişme, hücre yenilenmesi, doku onarımı, deri ve göz sağlığı, diş ve diş eti sağlığı, kan yapımı ve hastalıklara karşı direncin oluşumunda etkili olduğuna işaret eden Yücecan, günde 5 meyve ya da sebze ya da bunların sularının içilmesini öneriyor.

    4. Karbonhidrat yönünden zengin tahıllı besinler tam bir enerji deposu

    Buğday, pirinç, mısır ve bunlardan yapılan un, ekmek, makarna, bulgur ve benzeri besinlerin çocukların beslenmesinde önemli bir yere sahip olması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Sevinç Yücecan, bu grup besinlerin önemli kısmının karbonhidrat olduğunu ifade ediyor. Tahılların vücudun temel enerji kaynağı olduğunu belirten Yücecan, çocukların özellikle yoğun aktivitelerinde ihtiyaç duydukları enerjiyi sağlıyor. Bu grup; sinir, sindirim sistemi ile deri sağlığı ve hastalıklara karşı direnç oluşumunda da önemli rol oynuyor.

    Malzemeler
    Mutfak
    Zorluk 3
    Süre 30 dk.
    Kaç Kişilik 5
    Yöntem

    1.5 Kg kemiksiz but
    Terbiyesi için:
    4 Çorba kaşığı sıvıyağ
    8 Çorba kaşığı beyaz şarap
    1 Diş sarmısak
    1 Adet orta boy soğan
    1/2 Çay kaşığı tarhun
    Kekik yada biberiye
    Hazırlama süresi: 30 dakika
    Sosun yapılıp bekletilme süresi: En az 4-5 saat




    Hazırlanışı
    • Soğanı ince ince kıyın ve sarmısağı ezin.
    • Sıvıyağ, beyaz şarap, tuz, karabiber, tarhun, kekik veya biberiyeyi soğan ve sarmısakla karıştırıp 2-3 saat buzdolabında bekletin.
    • Baharatlı sosu iyice çalkalayıp tavukların üzerine dökün.
    • Soslu tavukları en az 3 saat beklettikten sonra kömür ateşi üzerinde pişirin.
    • Baharatlı tavuk ızgarayı yanında salata yaprakları ve domates dilimleriyle birlikte sıcak servis yapın.

    Malzemeler
    Mutfak
    Zorluk 2
    Süre 35 dk.
    Kaç Kişilik 5
    Yöntem

    10 Adet Tavuk But
    1 Adet domates
    1 Diş sarmısak
    1 Adet soğan
    1 Tatlı kaşığı kekik
    1 Tatlı kaşığı kimyon
    1 Tatlı kaşığı köri
    1 Çorba kaşığı domates ve biber salçası
    1 Tatlı kaşığı kırmızı biber
    1 Tatlı kaşığı karabiber
    1 Çay kaşığı zerdeçal
    1 çay kaşığı muskat
    1/2 çay bardağı zeytinyağı
    1/2 limonun suyu
    Tuz




    Hazırlanışı
    • Soğanı küçük küçük doğrayın. Domates ve sarımsağı rendeleyin.
    • Domatesi zeytinyağı ve 1/2 limon suyuyla beraber bir tencereye alın. Salçayı da ekleyin ve ezin.
    • Sarımsak, soğan ve baharatları ekleyin ve karıştırın.
    • Tavuk butlarını tencereye koyun ve karışıma bulayın.
    • Tencerenin üstünü örtün ve buzdolabında 3-4 saat beklemeye alın.
    • Sonra butları tepsiye dizin ve orta ısılı fırında çıtır çıtır olana kadar pişirin.







       





    Malzemeler 3 Çorba Kaşığı Kekik
    7 Diş Sarmısak
    4 Çorba Kaşığı Zeytinyağı
    1/2 Çay Bardağı Limon Suyu
    12 Pirzola
    600 gr Haşlanmış Patates
    Bir miktar yağ
    Tuz, Karabiber
    300 gr Yoğurt
    1 Salatalık
    2 Tatlı Kaşığı Nane
    2 Soğan
    1 Çorba Kaşığı Margarin
    600 gr Fasulye






    Yemeğin Tarifi  
    4 diş sarmısağı soyup ezin. Bir kasede yağ, sarmısak, kekik ve limon suyunu karıştırın. Eti büyük kaseye alıp hazırladığınız karışımın yarısını üzerine dökün.

    Kurban eti kullanıyorsanız, eti mutlaka bir süre buzdolabında bekletin. 1 gece buzdolabında bekletmek etin dinlenmesini sağlar.

    Dikkat: Pirzolayı hazırladığınız karışımın içinde, buzdolabında 3 saat bekletin.

    Fırını 175 dereceye ayarlayıp önceden ısıtın. Patateslerin kabuklarını soyup yarım ay şeklinde dilimleyin. Bir fırın tepsisini yağlayın. Patatesleri fırın tepsisine yerleştirin. Hazırladığınız sarmısaklı karışımın kalanını patateslerin üzerinde gezdirin. Patatesi fırına verip 60 dakika kadar pişirin.

    Yoğurdu bir kaseye alıp çırpın. Salatalığı yıkayıp kabuğunu soyduktan sonra rendeleyin. Kalan sarmısağı soyup ezin. Salatalık ve sarmısağı yoğurda ilave edin. Dilediğiniz kadar su ekleyip karıştırın. Tuzla tatlandırın. Cacığı kaselere doldurup üzerine nane serpin.

    Pirzolayı sarmısaklı karışımın içinden alıp bir tavada iyice kızartın. Tuz ve karabiberle tatlandırın. Bir diğer tavada margarini eritip soğanları kavurun. Fasulyeyi ayıklayıp bölmeden tavaya ilave edin ve kavurun. Fasulye çok büyükse ikiye bölebilirsiniz.

    Dilerseniz fasulye kavurmasına domates ve biber de ekleyebilirsiniz.

    Pirzolayı servis tabaklarına paylaştırın. Patates ve fasulyeyi tabaklara ilave edin.

    Yemeği cacık eşliğinde servis yapın.